Kentsel yaşamda çocuk odaklı yaklaşımlar

18 Kasım 2013

Selen-DurakYrd. Doç. Dr. Selen DURAK

Uludağ Üniversitesi

Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü

Öğretim Görevlisi

 

Kentler, birbirlerinden çok farklı fiziksel, zihinsel, algısal yeterliliklere, sosyal ve kültürel özelliklere sahip bireyleri bir araya getiren ve bu buluşmalar için uygun fiziksel çevreler sunan yerlerdir. Toplumsal yapıdaki çeşitlenmeye bağlı olarak; gündelik yaşamda kentte kamusal mekanı deneyimleyen her birey kendi yeterliliklerine ve gelişim özelliklerine dayalı olarak birtakım zorluklarla karşılaşır.

Bireyler yaşamları boyunca bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık olmak üzere çeşitli gelişim aşamalarından geçerler. Bu süreçte toplumsal yaşama katılımda genellikle bir başkasına ihtiyaç duyan, tam bağımsız ve etkin bir katılım gerçekleştiremeyen dezavantajlı grupların büyük çoğunluğunu bebekler, çocuklar ve yaşlılar oluşturmaktadır. Bu gelişim aşamalarına ek olarak, bireylerin farklı zamanlarda deneyimleyebileceği durumlar da vardır. Bunlardan hamilelik ve engellilik kentsel yaşama katılımda en çok zorluk çekilen durumlardır. Dünya Sağlık Örgütü “ICF: İşlevsellik, Yetiyitimi ve Sağlığın Uluslararası Sınıflandırması” adı altında sağlık ve engellilik kavramlarını farklı bir perspektiften irdeleyerek, topluma –özellikle engellilik konularında- yeni bir bakış açısı sağlamıştır (1). Bu bakış açısına göre, engellilik, yaşamın beklenmedik bir anında, bir hastalık, kaza veya afet sonrasında herkesin deneyimleyebileceği evrensel bir olgu olarak yorumlanabilir (2).

Tüm bu gelişim aşamalarında ve deneyimlenen farklı durumlarda, bireyler – mümkün olduğunca bir başkasına bağımlı kalmadan- kentsel yaşama katılım sağlamaya çalışırken, fiziksel çevrede bu katılımı kolaylaştıracak birtakım düzenlemelere ihtiyaç duyarlar. Bunun için de planlama ve tasarımda insan-odaklı yaklaşımlara ihtiyaç vardır. 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren, farklı ülkelerde amaçları benzer olmakla birlikte Engelsiz Tasarım, Herkes için Tasarım, Erişilebilir Tasarım, Evrensel Tasarım ve Kapsayıcı Tasarım olarak adlandırılan çeşitli yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Bu yazıda, kentlerde çocuğu merkezine alan, çocuk ve bakımını üstlenen bireyler için kentsel yaşamı kolaylaştıracak bir yaklaşım olarak Evrensel Tasarım Yaklaşımı ele alınmaktadır.

Kentlerde Çocuk-Odaklı Yaklaşımlar

UNICEF “Dünya Çocuklarının Durumu 2012: Kentsel bir Dünyada Çocuklar” başlığını taşıyan raporunda kentlerin çocukların ihtiyacını karşılayamadığını belirtmektedir. Bu rapora göre, kentleşme, kentlerde ve kasabalarda yaşayan yüz milyonlarca çocuğu yaşamsal önem taşıyan hizmetlerden yoksun bırakmaktadır. Kentler çocuklara barınma, eğitim, sağlık ve oyun için fiziki mekanlar sunmaktadır. Fakat her çocuk bu imkanlara eşit olarak erişememektedir. Birleşmiş Milletlerin öngörüsüne göre, 2015 yılında dünya çocuklarının 60%’ı kentlerde yaşayacaktır. Bu nedenle, UNICEF hükümetlere çocukları kent planlamasının merkezine yerleştirmeleri ve hizmetleri tüm çocuklara ulaşacak şekilde düzenlemeleri çağrısında bulunmaktadır (3).

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı, Zagreb Deklarasyonu’nda “Önemseyen ve Destekleyici Çevreler”, “Sağlıklı Yaşam” ve “Sağlıklı Kentsel Çevre ve Tasarım” olmak üzere üç ana tema belirlemiştir. Buna göre, sağlıklı bir kent tüm vatandaşlarını kapsayıcı ve destekleyici olmalı, vatandaşlarının farklı ihtiyaç ve beklentilerine cevap verebilmeli, sağlıklı yaşam tarzlarını destekleyen olanakları sağlamalı, tüm vatandaşlar tarafından erişilebilir olmalı, sağlığı, rekreasyonu, esenliği, güvenliği, sosyal etkileşimi, kolay erişilebilirliği, özsaygıyı ve kültürel kimliği destekleyici fiziksel çevreler sunmalıdır. Bu çerçevede önemsenen konulardan birisi de, “Tüm Çocuklar için Daha İyi Sonuçlar” başlığı altında, çocuk hizmetleri vermek, tüm genç vatandaşları desteklemek ve çocukların yaşamlarını sistematik olarak iyileştirmeyi amaçlamak olarak belirlenmiştir (4). Çocuklara verilen hizmetlerin iyileştirilmesine yönelik amaçlar, ülkemizde Sağlıklı Kentler Birliği’nin başkanlığını 2005 yılından bu yana sürdüren Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2010-2014 yılı Stratejik Planı’nda da yer almaktadır (5).

Sağlıklı Kentler Birliği’nin çocuklara yönelik amaçları ile örtüşen bir başka oluşum da Çocuk Dostu Şehir girişimidir. İtalya’nın Floransa kentinde bulunan UNICEF Çocuk Dostu Şehirler Sekreteryası, Çocuk Dostu Şehir tanımı ve geliştirilmesi ile ilgili bir çerçeve belge hazırlamıştır. Belge, çocuk haklarını yaşama geçirebilecek için bir yerel yönetişim sistemi oluşturulmasına yönelik adımları belirlemektedir. Çocuk Dostu Kent, çocukların temel hak ve özgürlüklerini kentin gündelik yaşamında hayata geçiren ve koruyan bir yerel yönetişim sistemi olarak tanımlanmaktadır. UNICEF, Çocuk Dostu Kent projesini İstanbul’da 1996 yılında toplanan Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı’nın (Habitat II) ardından başlatmıştır. Ülkemizde ise, UNICEF ve İç İşleri Bakanlığı ortak olarak, Çocuk Dostu Şehir modelini, Antalya, Bursa, Erzincan, Gaziantep, Karaman, Kayseri, Kırşehir, Konya, Sivas, Tekirdağ, Trabzon ve Uşak’tan oluşan 12 pilot ilde 2006-2010 yıllarını içeren bir program dahilinde desteklemiştir (6).

Evrensel Tasarım Yaklaşımı

İnsanların hak ve özgürlüklerine önem veren, onlara mümkün olduğu kadar eşit olarak kullanabilecekleri çevreler sunmayı amaçlayan, insanları çevreye değil, çevreyi insanlara adapte etmeye çalışan bir yaklaşım olan Evrensel Tasarım, son yıllarda planlama ve tasarım disiplinlerinde önem verilen bir anlayış olmuştur. Bu yaklaşım, temel prensipleri vasıtası ile, bireyler arasındaki farklılıkların önemine vurgu yapmakta, bireylerin fiziksel farklılıklarının yanı sıra, bilişsel, algısal ve sosyo-kültürel farklılıklarına da dikkat çekmektedir (7) (8).

Evrensel Tasarım Prensipleri:

a. Eşit/Adil Kullanım: Tasarım herhangi bir kullanıcı grubunu olumsuz duruma sokmamalı ve etiketlenmeye maruz bırakmamalıdır; farklı yeterliliklere sahip insanlar için faydalı ve kullanışlı olmalıdır.

b. Kullanımda Esneklik: Tasarım çeşitli bireysel tercih ve yeterlilikleri kapsamalıdır.

c. Basit ve Sezgisel Kullanım: Tasarım, kullanıcının deneyimlerinden, bilgisinden, dil becerilerinden veya konsantrasyon düzeyinden bağımsız olarak, kolay anlaşılabilir olmalıdır.

d. Algılanabilir Bilgi: Tasarım, ortam koşullarından veya kullanıcının duyusal yeterliliklerinden bağımsız olarak, kullanıcı için gerekli bilgileri etkin bir biçimde sunmalıdır.

e. Hata Toleransı: Tasarım, tehlikeleri ve istenmeyen eylemlerin olumsuz sonuçlarını en aza indirmelidir.

f. Düşük Fiziksel Çaba: Tasarım ürünü, etkin bir biçimde ve rahatlıkla kullanılabilmelidir. Kullanıcıyı fazla yormamalıdır.

g. Yaklaşım ve Kullanım için Uygun Boyut ve Mekan: Kullanıcının vücut ölçüleri, duruş pozisyonu ve hareketlerinden bağımsız olarak yaklaşım, erişim ve kullanım için uygun boyut ve alanın sağlanması gerekir.

Evrensel Tasarım’ın temeli olan kaynaştırma (inclusion) kavramıdır. Kaynaştırma, demokratik toplum ve sosyal adalet inşa etme; bunun yanı sıra bireylerin yaşamını etkileyen ekonomik, sosyal, kültürel ve ekonomik süreçlere katılım sağlama durumudur. İnsan hakları, farklılıklar, erişilebilirlik ve katılımcılık kavramlarına referans bu kavram, özellikle 1980’li yıllardan itibaren -engelli haklarına verilen önem ile birlikte- sosyoloji, psikoloji, eğitim, mimari, ürün tasarımı, işletme, yönetim, iletişim ve interaktif teknolojiler gibi farklı disiplinlerde yaygın olarak kullanılarak literatüre girmiştir (9).

Tasarımda insan-odaklı yaklaşımlar, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, II. Dünya Savaşının ardından her ulus için önem kazanarak artan İnsan Haklarının korunmasına yönelik mücadelelere paralel olarak ortaya çıkmıştır. 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etmiştir. İnsan hakları, Birleşmiş Milletler tarafından, ayrımcılığın her türünü ortadan kaldıracak şekilde günümüze kadar çeşitli sözleşmelerle koruma altına alınmıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile birlikte çocuk hakları da yetişkin haklarının yanı sıra önemsenmeye başlamıştır. Çocuklara dair bir sözleşme hazırlama çabaları 1979 yılında başlamıştır. 10 yıl süren çalışma süreci sonrasında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi uluslar arası bir antlaşma olarak 20 Kasım 1989’da kabul edilmiştir, 2 Eylül 1990’da da yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşmeyi Türkiye dahil 142 ülke benimsemiş, sözleşme ülkemizde 1995 yılında yürürlüğe girmiştir. Çocuk hak ve özgürlüklerinin güvencesi olan bu sözleşmenin 12. maddesine göre çocuklar, kendilerini etkileyen her konuda kendilerini özgürce ifade etme hakkına ve bu süreçlere katılım hakkına sahiptir (10).

Sonuç

Çocuklar gündelik hayatlarında yaşam çevrelerinde zaman zaman engellerle karşılaşıp gerek fiziksel, gerek zihinsel ve algısal sorunlar yaşamaktadırlar. Bu sorunları ortaya çıkarıp tasarımda çözüm aramak kent plancıları ve mimarların sorumluluklarının başında gelmektedir. Kentlerde çocukların yaşam çevrelerinin kalitesini arttırmak yerel yönetimlerin öncelikli hedefi olmalıdır. Çünkü bu çevreler, sadece çocukların değil, ailelerinin ve çocukların bakımını üstlenen kişilerin de yaşam kalitesini arttıracaktır. Dolayısıyla çocuk dostu çevreler, aslında kentte yaşayan her vatandaş için tasarlanmış çevreler haline gelecektir. Böylece Evrensel Tasarım prensipleri aracılığı ile tasarlanan fiziksel çevreler de sağlıklı kentlerin en önemli göstergeleri arasında yer alacaktır.

Kaynaklar

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) (2004) ICF: İşlevsellik, Yetiyitimi ve Sağlığın Uluslar arası Sınıflandırması. Erişim tarihi: 07 Ekim 2013. http://www.who.int/classifications/icf/en/

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) (2011) Dünya Engellilik Raporu. Erişim tarihi: 07 Ekim 2013. http://siteresources.worldbank.org/TURKEYINTURKISHEXTN/Resources/455687-1328710754698/YoneticiOzeti.pdf]

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) (2012) Dünya Çocuklarının Durumu 2012 : Kentsel bir Dünyada Çocuklar. Erişim tarihi: 07 Ekim 2013. panel.unicef.org.tr/vera/app/var/files/d/u/dünya-çocuklarinin-durumu-2012.pdf

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) (2009) Sağlıklı Şehirler Zagreb Deklarasyonu: Tüm Yerel Politikalarda Sağlık ve Sağlık Alanında Eşitlik. Erişim tarihi: 07 Ekim 2013. http://www.healthycities.org.uk/uploads/files/zagreb_declaration_for_healthy_cities.pdf (https://skb.org.tr/dunya-saglik-orgutu-avrupa-saglikli-sehirler-agi/)

Bursa Büyükşehir Belediyesi (2009) 2010-2014 Yılı Stratejik Planı. Erişim tarihi: 07 Ekim 2013. http://www.bursa.bel.tr/dosyalar/2010-2014_stplan.pdf

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) Çocuk Dostu Şehir Sekreteryası. Erişim tarihi: 07 Ekim 2013. http://childfriendlycities.org/tr/

The Center for Universal Design (1997) The Principles of Universal Design, Version 2.0. Raleigh, NC: North Carolina State University. Erişim tarihi: 07 Ekim 2013. http://www.ncsu.edu/ncsu/design/cud/about_ud/udprinciplestext.htm

M. F. Story, Principles of Universal Design. In W. F. E. Preiser and E. Ostroff (Eds.), Universal Design Handbook. New York: McGraw-Hill, 2001, pp. 10.7-10.8

Durak, S. (2010) Searching For a Common Framework for Education and Architecture through Reconsideration of Universal Design Principles for Promoting Inclusive Education in Primary Schools (Evrensel Tasarım Prensipleri Aracılığı ile İlköğretim Okullarındaki Kaynaştırma Uygulamalarını Desteklemek Üzere Eğitimde ve Mimaride Ortak Bir Çerçeve Arayışı). Yayınlanmamış Doktora Tezi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Ankara.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (UNCRC) (1989) Erişim tarihi: 07 Ekim 2013. http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/137-160.pdf

 

Mail listesine üye olun

Kaydınız alınmıştır.